TKSP-ROJA WELAT HATTININ OLUŞMASI
Ona göre 12 Eylül darbesi genel olarak devrimci hareketin ve özel olarak TKSP’nin zaaflarını daha da belirginleştiren bir rol oynamıştı. Burdan kurtuluşun yolu da bu zaaflarla yüzleşmek ve geçmişin sağlıklı bir değerlendirmesini yaparak gelecek için yeni bir politika ve mücadele anlayışı belirlemekti. Konuyla ilgili bir yazısında şunları söylüyordu:
“Kürdistanlı, Türkiyeli devrimci güçler açısında faşizm karşısında uğranılan yenilgi, bir sonuçtur. Devrimci güçler cephesinde derinleşen bunalıma kaynaklık eden sorunlar, salt yenilgi döneminin bir ürünü değil, temelde geçmişin objektif ve subjektif koşulların bünyesinde geliştirdiği sorunlardır. Faşizm sadece bu sorunları daha bir gün ışığına çıkarmış ve ağırlaştırmıştır.” (Roja Welat s.13-14)
1982 sonunda başlayan açık tartışma 1983 boyunca “TKSP-Devrimci muhalafet” adıyla sürdürüldü. Konuyu teorik olara açığa çıkarmak amacıyla K.Saleh imzasıyla 1983’te ”TKSP’de oportunizm ve Bir Eleştiri Üzerine” adlı 320 sayfalık bir kitap yayınladı. Kitapta devrimci hareketinin/TKSP’nin geçmişini değerlendirdi, kendisine yönelik eleştirileri cevapladı ve döneme uygun politikaların ana hatlarını belirledi.
Muhalefetin tüm çağrıları sonuçsuz kalınca, Zeki Adsız Şubat 1984’te Roja Welat’ı yeniden yayın hayatına sokarak mücadelesine yeni bir çizgide devam etti. Roja Welat, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce TKSP taraftarlarınca Türkiye’de Kürtçe-Türkçe olarak yayınlanmış olan bir gazeteydi. 12. sayısından sonra yayın hayatına son vermek zorunda kalmıştı.
YENİ BİR ÖRGÜT ŞEKİLLENİYOR
Zeki Adsız önderliğindeki küçük, fakat kararlı grup, kısa sürede, Norveç, İsveç, Danimarka, Almanya (Hamburg, Bremen, Köln, Frankfurt, Nürnberg, Münih, Stutgart), İsviçre (Bassel, Zürih, Aarau) ve Fransa gibi merkezlerde örgüt birimleri oluşturdu. Grup bir süre sonra Ortadoğu’ya yerleşti ve Bekaa’da bir askeri kamp oluşturmanın ön çalışmalarına başladı. Aynı zamanda ülkedeki çalışmalar da sürüyordu. Grup, bu aşamada “TKSP-Roja Welat” adıyla anılıyordu.
Ancak Zeki ve arkadaşları Kürt sosyalistlerini sadece kendilerinden ibaret görmüyorlardı. TKSP’nin bu konudaki benmerkezci tutumunu eleştiriyor; diğer Kürt muhalif grupları, hareketleri ve partileri arasında da sosyalizme inanmış ve birlikte çalışılması gereken çevreler ve bireyler olduğunu düşünüyorlardı. Askeri cuntanın yol açtığı gelişmeler bu gerçeği daha da görünür kılmış, gündemin önemli bir maddesi haline getirmişti. Bu nedenle TKSP-Roja Welat’ın yeni süreçteki önemli işlerinden biri de Kürt sosyalistlerinin siyasal ve örgütsel birliğini oluşturmak amacıyla açık, ilkeli görüşmeler ve tartışmalar yapmak oldu.
Bu çabalar sonuç verdi. Şıvancılar-DDKD-KİP geleneğinden gelen ve Kürdistan İşçi Partisi -Geçici Birlik Komitesi (KİP-GBK) adıyla anılan grup ile yakınlaşma sağlandı. Bir süre sonra iki grup TEVGERA SOSYALİSTA KURDISTANÊ (TSK) adı altında birleşti. Birliği kamuoyuna duyuran Birlik Deklarasyonu adlı broşür Zeki Adsız tarafından kaleme alınmıştı ve Kürtçe ve Türkçe çevirileri bir arada yayınlanmıştı.
İki grubun birliğini önemli ama yeterli görmeyen Zeki Adsız, Roja Welat’ın son sayısında bu konuda şöyle diyordu: “Diğer bazı örgüt eğilim ve grupların özellikle ’nasıl bir örgüt’ konusunda henüz netleşmediklerine, ya da sorunun ciddiyetini kavramak istemediklerine tanık olduk. Dolayısıyla bu yolda somut adım atarak, birlik sürecine ivme kazandırmayı yeğledik. Ki, bugünkü koşullarda olanaklı ve doğru olan da buydu.” (Roja Welat, Özel Sayı, Mayıs 1986)