Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Sinemada Uluslaşma

                  Ferat Ayebe  – Önder Ferit İkis   : Sinemada Uluslaşma

Soru soran: Önder Ferit. Cevaplayan: Ferat Ayebe

       Kürt halkının uzun yıllara yayılan  kimlik arayışı ve egemeni olmadığı coğrafyada baskılanması, onları , yalnızca sinemanın estetiksel haz verdirmesiyle sınırlı kalmayıp; alımlayıcı kişide bilinçlendirici ve kişilik oluşturucu etkileme olanaklarını da harekete geçirmiştir. Kürtlerin  kendilerini sinema anlatımında ifade edişi ve sinemada konumlandırışı alt kimlik olarak görülmek değilde; var olan bir ulusun  uluslaşma mücadelesidir. Roman, gazete-dergi, müzik gibi sanat dalları uluslaşma süreci bakımından önemli bir araç görülürken, buna ek olarak Kürtler için büyük önem arz eden sinema da eklenmiştir. İtalyan yönetmen Giuseppe De Santis sinemanın gücünü şöyle açıklar: ‘’Hiç bir şey bir ulusun tüm temellerini ve ideallerini sinemadan daha iyi ortaya koyamaz’’ . Hal böyleyken bizler sinemanın neresinde olduğumuzu Ferat Ayebe ile konuştuk.
 

            Siz Kürt sorununa Tahran’dan, Şam’dan, Ankara’dan baktığınızda bir sosyal sorunmuş gibi algılarsınız. Oysa Hewlêr’den, Dıyarbakır’dan, Mahabad’dan, Kobenê’den baktığınızda bunun bir ülke sorunu olduğunu, bir egemenlik sorunu olduğunu anlarsınız…  diye özetliyor Ferat Ayebe.

1981 Mardin/ Dêrik doğumlu Ferat Ayebe, 2008 yılında Veng yayınlarından “Canbezar” isimli öykü kitabı yayınlandı. “Lorîna Kewên Mirî” senaryosunu yazıp yönettiği ilk kısa metraj film çalışmasıdır. Ardından 2014 yılında ikinci çalışması olan ‘’ Behna Kelmeşa Tê’’ adlı orta metraj filminin senaryosunu yazıp yönetti.

3 Yorum
  1. Dizgin diyor

    Kürt halkının uluslaşmasının Kürt sinemasına da bağlı olduğundan bahsetmişsiniz fakat yüzyıllardır bölgede türk-kürt-arap yaşam tarzı, kültür alışverişi gibi bir milletin uluslaşmasından bahsederken farklılıklarını ortaya koyduğu değerler aslında birbirinden hiç farklı değil. Yani özellikle Hollywood, Bollywood, ve Uzakdoğu sineması gibi temel diyalektiklerin olduğu sinema alanında böyle bir ayrımın kolay oluşması Kürt sineması için değil diğer kendini sıyırıp fark yaratmaya çalışan tüm uluslar için oldukça zor ve gereksiz diye düşünüyorum.

  2. Muhammet diyor

    Siyasi olayları yoğun olan bir ülkede yaşamanın sonuclarini özellikle kürtler cok derin yasamaktadir. Sinemada uluslaşma konusuna benim sahsi fikrim özellikle kendi bölgelerimize panayirlarin aktiflesmesi halka acik gösteriler düzenlenmesi gerekir. Bu konuda bir temel atilmasi gerekir. Kendi halkimizi kendi sinemamizi “alt kimlikten” kurtarmak istiyorsak bu gibi seylere daha fazla önemsememiz gerekiyor. Bu gibi seyler eskide kaldi diyenler olabilir ama insanlar her zaman eskiyi özlerler. Eski, hangi çağda adlandırılırsa adlandırılsın her zaman özlemi de beraberinde getirir. Bir geleneğe, bir nesneye ya da bir kişiye olan özlem çoğu zaman varlığını korur. Bu durum belki gerçekten eskinin daha güzel oluşundan, belki de yeniye olan sabırsızlığımızdan kaynaklanıyor.

    1. Bysinema diyor

      Yazdıklarına katılıyorum. Bu fikirler ancak yerel yönetimlerin desteği, sinemacı ve sinema severlerin girişimleri ile olabilir. Tabi ki finansal destekte çok önemli. Özellikle Kürdistan’da film festivalleri arttırılarak izleyiciye ulaşılabilir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

18 − 6 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla