Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Kuzey kürdistan için amed zindanı, direnişin sesi oldu

Kuzey kürdistan için amed zindanı, direnişin sesi oldu

Türk devleti kürd gençliğini amed zindanın da teslim almak istiyordu. Her türlü işkence çeşiti uygulandı aç bırakıldılar, soğuk ve sıcak işkence seansları uygulandı,katledildiler ancak kürt  çocuklarına baş eğdirmediler. Sakine cansız bir kez bile ahhh deyip işkencecileri sevindirmedi. Mazlum doğan yaşamına son verdi ama teslim olmadı. Mazlum doğan teslim olmadığı için tek kişilik hücreye alındı. 21 mart 1982 de kendini asarak yaşamına son verdi.  mazlum  doğan şu mesajı verdi: “teslimiyet ihanete direniş zafere” götürür dedi. Bu mesaj tüm arkadaşları için de örnek oldu.

Kemal Pir türk biri olmasına rağmen devletin resmi marşı (istiklal) okumayarak arkadaşları ile ölüm orucuna yattı. 14 temmuz 1982 de bir grup aarkadaşı ile ölüm orucuna başladı. 55 gün sonra ölümler başladı. 2 eylül de  kemal pir, 12 eylül de m.hayri durmuş, 15 eylül de akif yılmaz ve 17 eylül de ali çiçek yaşamını yitirdi. Devlet onları tedavi altına almak istedi ancak onlar kabul etmediler.

Abdulla Öcalan bu kahramanların direnişi üzerine şöyle söylüyor “ 82 de mazlum doğan  onurlu ve illerici bir yaşam için, düşmanın teslim alma dayatmalarına karşı kahramca direnerek yaşamına son verdi. mazlum doğan; düşmanın onun şahsında yaşamı teslim alma,düşürme çabalarına karşı direniş kararı alarak newroz günü “yaşamak direnmektir” diyerek kendini şehit etti. Bu büyük bir direniştir ve tarihi bir karardır” dedi.

Peki gerçekten Abdullah Öcalan bu direnişçilerin yolunu izledimi? Ancak Abdullah öcalan’ın devlete karşı tutumu mazlum doğan’ınkin den çok çok farklıydı. Mazlum dedi ki ben yaşarsam devlet beni teslim alır ve üzerimde siyaset yapar. Mazlum baş eğmeyerek kürd’ün soylu duruşunu sergiledi. Abdullah Öcalan ise yakalandığı gibi öyle sözler sarfetti ki devlete cesaret, kuvvet  ve maneviyat verdi.  Türk devlet de yumuşak davranarak Kürd’leri teslim alabileceğini anladı.

Öcalan yakalandığı ilk saate kendisinin mazlum doğan ve diğer direnişçiler için söylediği sözlerin tam tersine bir bir tutum sergiledi. Apo’nun söylediği sözler ile sergilediği tutum iki ayrı şeydir.

Öcalan’ı yakalayan özel kuvvet elamanlarının söylediklerine göre  15 şubar 1999 da Kenya’nın başkenti Nayrobi de öcalan’ı uçağa aldıkların da 60 saniye içerisin de etkisiz hale getiriliyor. Zaten apo hiçbir fiziksel direnişte bulunmuyor.

“Niye büyük bir karardır? ! düşman zindanlarda ve dışarda bizi tamamen bitirmek istiyor. Partinin tümü zindanda dır. Mazlum; hem ideolojik hem de siyasi  olarak partiyi temsil ediyor şayet o teslim olursa partimizin hem zindanda hemde dışarda bir şeyi kalmaz.”

Burda Apo mazlum doğan’ın kararını tarihi olarak değerlendiryor. Amaç şüphesiz ki diğer kadroları da bu direnişi sergilemelerine sevketmektir. Apo, kendi taraftar çevresinde lider ve önder olarak kabul ediliyor. Ancak onun liderliği Mazlum Doğan gibi direnişçilerin kahramanlıkları üzerinden gelişti. Eğer ki bu direniş olmasaydı apo “serok apo” olmazdı. Öcalan bu Direnişçilerin kahramanlıkları üzerine çok konuştu ve çok durudu. Öcalan bu direnişlerden kendine bir sonuç çıkartmayıp onları kendi yükselmesi için basamak olarak kullandı. Öcalan şunu anladı; nekadar direniş gelişirse ve ne kadar can kaybı yaşanırsa o da o kadar yükselir.  Çünkü burası Ortadoğu ve ölümün kutsandığı bir coğrafyadır.  Bunun için de Öcalan kadrolarını duygu ve düşüncede ölüme kutsayarak eğitiyordu. Ölümü yaşamdan daha fazla anlamlandırarak kadrolar “nasıl yaşayacağımdan çok nasıl öleceğim” düşüncesini yerleştirdi.

Elbette bu insanların şehadeti çok önemli  ve kürd kültüründe de teslimiyet yoktu, tarihte çok az kürd düşmanın eline geçtiğinde teslim olmuştur. Öcalan  kürd’lerin o teslim olamayan tarihsel geleneğini gördü ve kendi kadrolarından da böyle yaralanmak istedi. Kadro ve insanların kanı üzerinden siyasi pazarlık yaparak kişisel menfaat devşirdi. Bu kadroları ben yarattım diyerek kendisi huzur içinde uyuyor.

Öcalana 1999 da Türkiye’ye getirilirken uçakta türk özel birimine şunu söylüyor é benim annem de türktür. Eğer bana hizmet etme imkanı veririseniz  ben hizmet etmeye hazırım”

Özel kuvvet görevlisi: “bizim sorularımıza cevap vermen en iyi hizmettir”.

Öcalanın bu iki cevabından da anlaşılıyor ki apo daha ilk başlarda Türk devletine teslim olmuştur. Mazlum Doğan’ın gösterdiği iradenin tam tersine hiçbir direniş göstermeden teslim olmuştu.

“zulüm ve işkence öyle bir düzeye ulaşıyor ki artık insanın tahammül sınırlarını zorluyordu. Arkadaşlarda biliyor yüzlercesi gitti. Diyebilirm ki arkadaşlardan kimse kalmadı. Mazlum doğan bu gidişatı yani birkaç gün daha böyle devam ederse her şeyin elden gideceğini görerek direniş kararını verdi. “yaşamak direnmektir”  diyip 82 newroz’un da şehadete ulaşır. Bu büyük bir tarihtir, büyük bir başlangıçtır. Ölümün yolunu düzleştirdi,yaşamı korkusuz kıldı.”

Öcalan mazlum’un tarihi direnişinden bahsederken sanki Kürdistan tarihinde bu direniş yeni ve bir ilkmiş gibi göstermeye çalıştı. Apo’nun bu tutumu kandırma amaçlıdır çünkü Kürdistan tarihi bu tür direnişlerle doludur. Apo; kürd halkının binlerce yıllık Başeğmez direnişçiliğini kendi yaratımı ve mülkü gibi göstermeyi amaçlıyor. Şuna getirmeye çalışıyor du “bizden önce Kürd’ler direnişi bilmiyorlardı direniş bizim ile başladı”

Öcalan yakalandığın da bu sözlerinin tam aksine bir duruş sergileyerek devlete şunu söylüyor “ ben tüm içtenliğimle diyorum ki be türkiye yi çok seviyorum, türk ulusunu seviyorum, kürd leride seviyorum. Eğer mümkünse ve bana yol verirseniz nasıl hizmet edeceğimi,görürüsünüz”

Burda çok önemli bir soru doğuyor. Öcalan niye bu kadar erken teslim oldu? Kendisine bir tokat vurulmadan niye teslim oluyor ve iradesiz kalıyor?

“ben bu şehadet üzerine bir şey söyledim. Ölümün yolu, sahte yaşamın yolu düşmanın bize egemen kılmak istediği yaşamın yolunu kesti. Ölümü korkusuz yaptı, düzleştirdi, kendisini üzerinden geçmemiz için köprü yaptı. Ben böyle dile getirdim”

Öcalan’ın burada söylemek  istediği şudur; benim eğitimim mazlum doğan’a direnme gücünü düşmanın dayattığı sahte yaşamı yıkma gücünü vermiştir. Yani daha büyük elçilikte iken içine bir korku girmiş ve elçilik görevlilerinin dayatmaları karşısında şemse kılıç( dilan) üzerindeki tabancayı ona uzatarak direnmesini istiyor ancak apo tabancayı almayıp sonrada dilan’ın bu tutumunu şöyle yorumladı “ benim tabancayı alıp klasik bir direnişçilik sergilememi istedi” acaba öcalan’ın yapmak istemediği klasik direniş hangisiydi.  Mazlum doğan’ın direnişimi klasikti. Şayet Mazlum’un direnişi klasik ise peki niye yıllarca tüm kadro ve savaşçılarını bu direniş üzerinden eğitmek istedi. Tüm örgütünü Mazlum’un çizgisine getirmeyi dayattı.

“sonuç olarak Ferhat kurtay onlarda kendilerini yaktılar. Dediler ki korkuya ölüm, düşmanın bize dayattığı teslimiyeti asla kabul etmeyeceğiz ve kendisini dört arkadaşı ile yaktı. Buda büyük bir karadı”

Apo ; “Ferhat kurtay ve üç arkadaşı(necmi öner,aşref anyık ve mahmut zengi) nın 18 mayıs 1982 de amed zindanın da kendilerini yakma eylemini büyük bir haber olarak değerlendiriyor.”

Ferhat kurtay  yani dörtler kendini yakarken şunu söylüyorlar “ateşimizi gürleştirin söndürmeyin söndürmek ihanttir” ve alevler içinde halaya kalkıyorlar. Bu büyük direnişi sergiliyorlar. Ancak apo yakalandığın da ise ne diyor; “ ben türk devletine hizmet etmeye hazırım” peki ne oldu da apo herkese dörtlerin direnişini pkk çizgisi olarak gösterirken kendisi devletin hizmetçiliğini seçiyor.

“düşman bilinçli olarak ne teslim alacağını biliyordu.  Dörtler de direnmek yaşamaktır deyip kendilerini yakarak şehadete ulaştılar. Ondan sonra kemal pir ve arkadaşları da büyük ölüm orucu eylemi ile direnmek yaşamaktır deyip kendilerini şehit ettiler. Diyarbakır zindanın da direnişleri ile düşmanı yendiler tarih yazdılar. 1981-82 de Diyarbakır zindanındaki direniş başarılı olmuştu.  ‘Teslimiyet ihanete direniş zafere’ götürür şiarını doğrulamışlardı”

Apo burada kadrolarına bazı sorular soruyor. Bizde bu soruları kendi teslimiyetinden sonra ona soruyoruz.

  • Apo “direnmek yaşamaktır” şiarını niye kendisine esas almadı?
  • Niye silahlı direnişe başvurmadı?
  • Düşmanın zindanın da niye mazlum,Ferhat veya Kemal pir’in direniş çizgisini esas almadı?
  • “teslimiyet ihanettir” diyor, peki kendisi niye teslim oldu?
  • Kendi teslimiyetini “önderlik tarzı direniş” olarak niye tanımladı?

“bunlardan sonrada onlarca arkadaş direndi. Zulme karşı görkemli direnişler sergilendi. Direniş geliştikçe daha önce direnci kırılmış arkadaşlarda  tekrar direniş çizgisine geri döndüler. Düşmanın onlara dayattığı yaşamı yıktılar. Düşman “ biz Kürd  leri gömüp üzerine beton dökmüşüz” diyordu. Düşmanın  kendisinde şimdi itiraf ediyor ki bu beton yarılmış ve altında ki  Kürd  dışarı çıkmıştır”

Apo tüm kadrolarını bu direniş çizgisinde direnmelerini dayatıyor ve devlete teslim olmamalarını emrediyor. Direnişin çok büyük ve tarihi olduğunu söylüyor. Evet bu tarihi bir gerçek ancak bu gerçekler apo’ nun şahsı için geçerli değildir. Herkes iyi biliyor ki apo teslim olmuş ve duruşmasının birinci oturumunda pkk nin eliyle  ölen türk askerlerinin aile ve yakınlarından özür diliyor ve derin üzüntülerini belirtiyor. Peki kürd analarının acısını kim paylaşacaktı ey apo? Peki mazlul doğan’ların kemal pir’lerin ve Ferhat kurtay’ ların büyük tarihi direniş çizgisine ne oldu. Hani sen onları yaratmıştın. Niye ilk anda o düşman dediğin işgalci türk devleti karşısında el pençe-divan oldun?

Son olarak şunu söylüyoruz; kendisine kürd yurtseveriyim diyen her insan bu soruları kendisine sorup yüreği ve ulusal vicdanıyla buna cevap aramalıdır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

18 − twelve =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla