Zeki Adsız 10.1.1948 yılında Çevlik’te (Çolik/Bingöl) doğdu. Altı çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğuydu. Bingöl’ün tanınan simalarından biri olan babası Çerkez Adsız, Bingöl merkez ilçesine bağlı Kasman mezrasındandı. Annesi Fatma Adsız (Aymaz) Bingöl’ün tanınmış şahsiyetlerinden Ahmet Qazi’ın kızıydı. Zeki, annesini küçükken yitirdi; babası H.Çerkez ise 1982’de vefat etti.
ÇOCUKLUĞU VE İLK GENÇLİĞİ
Zeki’nin çocukluğu Eski Bingöl’de, Aşağı Çarşı’da geçti. Pratik zekası, fedakarlığı ve atılganlığıyla tanınan bir çocuktu. Ölümünden sonra açılan taziye defterine: ”sen o zaman da önderimizdin” diye yazan bir çocukluk arkadaşı, onun bu özelliğini dile getiriyordu.
Zeki ilk öğrenimini Sarayiçi İlkokulunda, orta öğrenimini Bingöl Lisesinde tamamladı. Okul hayatı zorluklarla doluydu. Başeğmez kişiliği onu, otoriter okul yönetimleriyle karşı karşıya getiriyordu. Lise ikinci sınıfta okuyorken okul yönetimiyle çatışıp sürgün edilmesi bunun sonucuydu.
1964-65 öğretim yılında, bu sürgün nedeniyle, Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesinde okudu. Diyarbakır’dayken teyzesi Sabriye Bazancir’in evinde kalıyordu. Aynı dönemde diğer teyzesinin oğlu Sait Aymaz Diyarbakır Eğitim Enstitüsünde öğrenciydi. Zeki’nin siyasete ısınması, okul öğrenci temsilciliğine aday olan teyzesinin oğlunu desteklemek yolunda yürtüttüğü kulis faaliyetleri ve kavgalarla başladı denebilir.
Okul sürgünü bir yıl sürdü. Lise son sınıfta yine Bingöl’deydi ve yine başı beladaydı: Sonradan dost ve arkadaş olacağı Katip isminde bir gencin yaralanmasına sebep olmuştu. Bu nedenle çarptırıldığı 4 yıl, 4 ay, 15 günlük hapis cezasının büyük bölümünü Bingöl Cezaevinde geçirdi. Cevval kişiliği, haksızlığa boyun eğmeyen karakteri cezaevinde de onu ödüllendirmeye ve cezalandırmaya devam etti. Koğuş ağalarına ve cezaevi yönetiminin haksız uygulamalarına karşı yoksul ve dürüst mahkumları korudu, onların güvenini ve sevgisini kazandı. Ancak bu güzelliklerin bedeli yüksekti: Yönetimle çatışmak, bu çatışmalarda bir gardiyanın yaralanması, ve bütün bunların neticesinde yasal hakkı olan ceza indiriminden men edilip Solhan Cezaevine sürgün edilmek.
Zeki, 12 Mart askeri darbesi gerçekleştiğinde hala cezaevindeydi; fakat hapislik süresini bir olanağa çevirmeyi bildi: Bol bol okudu, dışardan lise sınavlarına girerek jandarma gözetimi ve kelepçe şakırtıları arasında liseyi bitirdi, ve İstanbul Basın Yayın Yüksek Okulu’na kaydını yaptırdı. Cezaevinden çıkar çıkmaz da ilk yılın birikmiş derslerini vererek yıl kaybını telafi etti.
Yüksek okul hayatında sadece öğrenci olarak değil sosyal olarak da hayli aktifti. Diğer şeylerin yanı sıra okul derneğinin kuruluş çalışmalarına katıldı, derneğin yönetiminde yer aldı ve bu dernek adına geceler düzenledi.
Devam edecek
Mekani cennt olsun. 1996 de Köln de eşi il bir toplantıda tanışmıştım.Çok saygı değer bir hanmfendiydi.